Gazetelerde  sıkça gözümüze çarpan bir haber tipi vardır: gizli doğumlar.... Saklı geçen, şişmanlık bahanesiyle geçiştirilen, en yakınlarından bile gizlenen hamilelik dönemi ve ardından da gizlice gerçekleştirilen doğum...
Bunun ardından yaşanan trajik tablodan bahsetmeyeceğim, bebeğin vicdansızca yok edildiği için bulunmasından sonra yapılan araştırmayla ortaya çıkarılan gizli ilişkiyle hamile kalmış kadının trajedisi de bebeğin maruz kaldığı kötü kader de başka bir yazımın konusu olacak. Burada dikkat çekmek istediğim konu, ortamda başka aile fertleri veya yabancılar varken bile  gizliye gidilen banyoda tuvalette sessizce doğumun gerçekleştirilmesi. Hatta bir otobüs terminalinde  sefer molasında tuvalette doğum yapıp bebeğini orada bırakıp otobüse binen bir kadın dahi vardı. Kimse duymadan, hissetmeden doğumu gerçekleştirmiş.
Burada  sorum şu: Bu kadınların hepsi tek başına sessiz sedasız doğumunu tek başına yapabiliyor da neden bizler hep medyanın ve etrafın anlattıkları doğrultusunda doğum dendiğinde  korkunun hakimiyetindeki tedirginlikleri yaşıyoruz? Bu kadınlar doğum sonrası bir  tedavi gerekecek durumda olsalar dahi bu doğumlarını tek başlarına yapmaları gerçeğini değiştirmiyor.
Yanlış anlaşılmasın, kimseye gidin doğumunuzu tek başınıza  yapın demiyorum. Doğum, medeniyetin bize sundukları ile beraber ve doğanın mucizevi yardımlarının gerçekliği çerçevesinde yaşanabilecek en güzel olay hayatımızdaki ve yaşanmalı ...Layıkıyla yaşanmalı. Mutlulukla yaşanmalı, sevinçle yaşanmalı, aşkla yaşanmalı... Korkuyla ve  sonradan edinilmiş negatif hipnozlarla değil.
Bu gizli doğum yapan kadınlara ve genelde yaşı küçük kız çocuklarına döneceğim tekrar. İş başa düşünce neden  tek başlarına ve rahatça doğum yapabiliyorlar, sesleri çıkmadan, kimse duymadan...
Çünkü hamileliklerini bilen kimse olmadığı için kimse onları negatif hipnozlarla doldurmuyor, çünkü Â kendileri de çok fazla araştırmaya girmiyor kafalarını karıştıracak bir bilgi çöplüğünde gezinmiyorlar, çünkü doğum anında kendilerinden ve bedenlerinden başka güvenecekleri ve dinleyebilecekleri kimse yok.
Özellikle  burada 2 konu: bilgi kirliliği ve bedeninden başka dinleyeceği kimse olmaması kavramının altını çizmek istiyorum.
Bilgi edinmeyelim mi? Elbette edinelim. Ama  gerektiğinden fazlasıyla değil, doğumun doğallığı dışındaki tüm hikayeler, videolar, bilgiler, hurafeler bizden uzak olmalı.Â
Gizli doğum yapan kadınların sadece kendi bedenlerini dinlemeleri, bedenlerinin onlara söylediği neyse, ihtiyaç duyduğu neyse onu yapmalarıdır doğumu  tek başlarına ve kimseden habersiz yapmalarını sağlayan. Ve dikkat edin en mahremiyetleriyle başbaşa kalabileceklerı yeri seçerler, yani banyo veya tuvalet... Çünkü orada istedikleri her pozisyona girebilirler özellikle bedenlerinin en büyük ihtiyacı olan doğum sırasındaki öne eğilme ve squat pozisyonlarına girebilirler. Hiçbiri medyadaki filmlerde  çocukluğumuzdan beri izlediğimiz gibi yatmaz çığlık çığlığa bağırmaz, sadece bedenlerini dinleyerek nefes alır ve verirler.
Ne yapmalıyız? Doğumun doğallığına dair bilgi edinmeliyiz... En öncelikli olan budur... Beden nasıl ki yediğini çıkarırken  bunu doğallığıyla yapabiliyorsa ve öğrenmek gerekmiyorsa-ki medeniyetin bozduğu bazı doğallıklar nedeniyle artık bu konuyu da öğretir olduk, o ayrı- döllenerek içinde varettiğini de çıkarmayı gayet iyi bilen bir yaratılışa sahiptir. Doğasında özünde olan bilgiyi, falancanın doğumu şöyle olmuş filancanınki böyle diye özdeşleştirmek,  doğum yaptı diye  her anne olan kadını uzman gibi  görmemek, bu konuda hikayeleri dinlememek gerekir. Her kadın farklı olduğu gibi, her kadının kendi yaptığı 5 doğum olsa  beşi de farklıdır. Neyi referans alacaksınız?
Bizim toplumumuzda ise, apartman görevlisineden, eczacı kalfasına, sokaktaki Makbule  teyzeden üst kat komşusuna, falanca akrabadan, filanca arkadaşa herkesin söylediği şey kafaya not edilir de doktorun veya bu konuda uzman birinin söyledikleri  hep "acaba mı" diye dinlenir:)
Unutmayın bizim yaşadığımız toplum sıcak kanlı bir toplumdur ama negatif bakış açısı olan bir toplumdur.
Erkeklerin askerlik anısı, kadınların doğum anısı bitmez.
Evleneceksinizdir, size sarmaş dolaş olunca "cicim ayları geçsin görürüz" derler, evlenirsiniz "bebek olsun görürüz" derler, haile kalırsınız negatif hikayeler anlatırlar, doğum yaparsınız bebeğiniz uyumludur, "eh bir diş çıkarmaya başlasın görürsünüz anyayı Konyayı " derler. Atlaya atlaya anlattım. Arada mutlu olduğunuz her an dilimi için negatif bir sonra çizelgesi hazırda beklemektedir.
O nedenle çok farklı yerlerden bilinçsizce ne bir şey dinleyin, ne bir şeyleri deliler gibi okuyun.
Doğumun doğallığı esastır.
Nasıl ki şimdi beslenmenin doğallığının önemini bilip katkı maddelerinden uzak durup yediklerinizin "içindekiler " kısmına bakıyor oldunuz, doğumun da doğallığının nasıl güzel ve kolay olduğunu, nasıl olması gerektiğini öğrenecek yolları izleyin. Bu konudaki kurslara gidin, bu konudaki programları izleyin, okuyun.
Hastaneler doğumunuz için seçtiğiniz imkanları yüksek mekanlardır, doğumda ve sonrasında yaşanabilecek minik ihtimallerdeki sorunların çözümü için tercihtir sadece. Ama bizlere doğumlar öyle büyük risklerle anlatılıyor ki, Â korku galebe çalıyor hayatımızda.
Oysa Avrupa'da çok yerde evde doğumlar var, Türkiye'de de öyle. Ancak Türkiye'de fazlasıyla yukarıda yazdığım negatif faktörler de var toplumsal yaşamımızdaki bakış açımızdan kaynaklanan ve gözardı edilmemesi gereken.
Lütfen doğumunuza bedeninize ve doğaya ve elbette bebeğinize ve eşinizle birbirinize güvenerek sahip çıkın. Sonraki en önemli faktör ise doğum yapacağınız doktor ve ekibi güveneceğiniz  kişilerden seçin ve hastanenizi de buna göre belirleyin.  Bunlardan biri eksik kaldığında doğumunuzda da  birşeyler ters gidecektir zaten.Â
 Hepinize en güzel anılarla ve sağlıkla neşeyle dolu doğumlar diliyorum.
Bizim pek çok annemiz çok güzel doğumlar yaşadılar.
Dilerirm sizler de bunu deneyimlersiniz.
Sevgilerimle
Jale Özen