Mesleğim gereği insanların hareketlerini çoğu zaman farkında olmadan incelerim. Beden dillerini takip ederim. Çoğu ağrısının farkında değildir birşey yaparken, daha doğrusu kabullenmiştir, kaderine razı olmuştur, hatta bir kısmı sanır ki normal yaşamsal işlevi bedeninin zaten budur, hatta herkes kendisi gibidir, aynı acıyı hissede gelmektedir....
Hayır....
Ağrı varsa normal olmayan birşeyler vardır. Akışı engelleyen bedeninizde, bir terslik başlamıştır. İlaçlar ilk çaredir çoğumuzda...." 2 sene önce falanca yerim ağrıdığında doktor filanca ilacı vermişti iyi gelmişti, ondan alayım geçer...".
Hatta devamı şöyle gelir: "" aaa geçti bak. doktor ne iyi doktormuş ama
Ağrı çözüm için bedeninizin size alarmıdır oysa. Alarmı ortadan ilaçla kaldırınca dersiniz ki, " sevgili ağrımın içsel sebebi... seni çözmeyi şimdilik düşünmüyorum... Alarmını da susturdum... Sen de uykuya yat, idare et biraz kendi kendine"
Beyin dediğimiz kocaman göz, tüm bedenimizi sinir ağıyla izler, sinirlerin geçtiği yollar için organlarda olan sorunlar ağrı alarmı ile size der ki "beyin bedenindeki sorunları çözmek istiyor , ama ilgili soruna giden sinirlerin önünde bir engel var.. kaldır o engelli beyin o sorunu kendi kendine onarmaya başlasın artık."
Çünkü bedenimizin var olması gibi kendini iyileştirebilmesi de yeteneklerinin dahilinde. Sorunu beynin çözmesinin yeterli olamadığı travmatik, patolojik, epidemik vb pek çok durumda da artık sıra doktorlarımızın muhteşem tıp bilgisinden yardım almaya gelecektir. Ama asla ilk çözüm hep yaptığımız ağrı kesicilerden leblebi gibi yutmak değildir.
"Belim ağrıyor" der kişi diliyle veya olağanlığını kabullenişiyle beraber de dile vurmaz sorununu, beden diliyle eli orada yapar hareketlerini. Adım atarken ağrıyan yerini tutar eliyle.... Boynu ağrır, kuyruksokumu ağrır, dizi... omzu... ayağı... sırtı... el bileği... diresği... başı ağrır... gözü... ayak parmağı ağrır... sürekli bir görsel sorunu başalmıştır bazan. Renkler soluklaşmıştır mesela... ama farkında değildir. gibi gibi...
Bu durumlarda ülkemizde pek bilinmeyen chiropractic çözümdür.
Chiropracterlar tıp eğitimi alırlar.
Nöroloji ve ortopedi ağırlıklı tıp eğitimiyle doktordurlar.
Aynı kulak burun boğaz uzmanı , kalp uzmanı gibi onların da uzmanlık alanı sinir sistemi ve ortopedidir.
Bir de dünyada çok ülkede kursları vardır bu eğitimin. Ülkemiz hariç....
Kurslara gidelnerin tıp doktoru olması çok önemlidir, Rasgele chiropracter olunması değil, tıp biliminin içinden biri olarak chiropracter olunması veya chiropractic tıp eğitiminin doktorluk olaak alınmasıdır önemli olan.
Chiropracter belli sorunu çözmeye çalışmak yerine, bedeninizdeki sinir sisteminizin üstünde oynanmakta olan sorunları ortadan kaldırır, yani devrilen ağacı çeker, tıkanan yolu açar, kesilen hattı tamamlar. basınçları ortadan kaldırır.. Ve beyin dediğimiz gözün tüm bedeni sinir ağıyla kusursuz görmesini sağlar. Ve beyin o zaman ana sorunu yaratan sebebi görür hale gelerek sinir ağı boyunca gereken tedaviyi de kendisi yapar.
Yani chiropractic, bedeninizin kendi kendisini iyileştirmesi için size yardım eder.
İlaç önermez.
Devamlı kullandığınız ilaçların mecburiyeti varsa gösterirsiniz ilaçlarınızı, etken maddelerine ve gerekliliklerine bakıp size der ki, bu ilacı kullanmaya devam edin veya şimdilik bu ilacınızı doktorunuza danışarak almayı biraz durduralım veya azaltalım... Taki beyniniz bedeninizi onarana dek. Çünk Chiropracter tıp biliminin karşısında değil yanındadır.
Ama ülkemizde sanırlar ki, chiropracterlar tıbba karşı... Oysa chiropracter ilk müdahaleyi yapıp gerekliliği halinde aslında kişiyi doktora ve daha da önemlisi direkt konuyla ilgili branşa da yönlendirebilen kişidir.
Müzminleşmiş, yıllardır artık sadık dostunuz olmuş çok ağrınızın çözümü bazan birkaç dakikadır ve şok geçirirsiiz... " BU MUYDU? BU KADAR MIYDI? NSIL YANİ? " diye...
Yıllarca merdiven çıkamayan dizlerinizin yeni yağlanmış genç bir makina işlerliğine kavuşması karşısında yıllar yıllar süren fizik tedavilerin, ilaçların ve acıların... ağrı sebebiyle hayatınızda kaçırdığınız pek çok mutlu anınızın ne kadar basit bir şeye bağlı olduğunu görüp, yutkunuverirsiniz... "Bu muydu ya... Bu kadar mıydı yani? ŞAKA MI BU?"
Şaka gibi evet...
Ben bunu yazınca google a girip araştıracak olanları uyarayım chiro yerine cardio yazmayınız...
Her chiropracter yazısı veya videosunu okurken işin bilimselliğiyle örtüşmesine dikkat ediniz, forum sitelerinde değil bilimsellikte arayınız araştırmak istediklerinizi.
Ve ülkemizde var mı chiropracter dr derseniz de TÜRK KAYROPRAKTİK DERNEĞİNİ araştırınız... Orada bulamazsınız da bana yazınız.... Ülkemizde çok iyi chiropracterlar var.
Ağrılarınızın zavallı köleleri, ilaçların zavallı bağımlıları değilsiniz.
Sağlıkla.
sevgiler